Burak Çebi: “İşte Benim Yolum Bu”

hurriyetkampus.com
bildiğini okuyan üniversitelinin dergisi | S5
TANIYALIM

Herkesin malumudur ki bir enstrümanda bu seviyelere çıkmak için neredeyse bebeklikten itibaren çalışmak gerekiyor. Siz piyano çalışırken arkadaşlarınız kız kovalayıp yakan toptan kaçıyordu belki de! Bu nasıl bir his ?

Ben de yakar top oynamayı, sokaklarda futbol maçı yapmayı, arkadaşlarımla atari oynamayı (evet bizim zamanımızda atari vardı) ihmal etmedim canım! Sadece bu aktivitelere ayırdığım zaman daha kısıtlı oldu. Ancak planlı bir yaşamınız olursa neden başarılmasın? Kız da kovaladım elbette ama bu tabii ki bambaşka bir konu. Enstrüman çalışmaktan dolayı hiçbir kızla veya insanla doğru düzgün bir iletişime geçememiş bir genç görüntüsü biraz hazin. Karşı cinsle ilk teması pas geçmiş bir insanıni yetişkinlik yaşamında büyük aşk hikâ yelerini anlatan eserleri yorumlaması sizce ne kadar gerçekçi olur?

“İşte o gün dedim ki, benim yolum budur!” dediğiniz bir “o an” var mı?

Ben küçüklüğümden beri verdiğim bütün konserlerde, konser bittikten sonra seyirci tarafından alkışlanırken bunu düşünürüm, işte benim yolum bu. Bir sonraki k onsere kadar eğer bundan herhangi bir sebeple şüphe duymuşsam da bir sonraki konserin bitiminde buna tekrar ikna olurum. Yoğun stresten dolayı insan bazı şeylerden şüphe duyabilir, o anlarda iç sesi dinleyebilmek, onu anlayabilmek lazım.

Uluslararası Orkestra Sion Piyano Yarışması’nda 1.’lik ödülü aldınız. Bu ödül sonrası kariyerinizde neler gelişti veya gelişecek? Ayrıca bir alanda en iyi olmak, seçilmek nasıl bir his?

Ortalama 7-10 gün süren bir yarışmada adrenalin yavaş yavaş yükseldiği ve beklentiler de ya vaş yavaş arttığı için o kazanma anı önc esinde ve o anda, kazanmış olmak size en normal şeymiş gibi geliyor. Çünkü vücudunuz ve ruhunuz buna hazırlanmış durumda oluyor ve nasıl bir performans ortaya koyduğunuzu biliyorsunuz. Tabii harika bir his ve insanı dehşet motive ediyor! Yarışma sonrası elbette konser teklifleri arttı ve daha önce çalmadığım birçok şehir ve salonda çalma fırsatı buldum. Yakında ilk albümümü çıkartacağım, bu da yarışma sayesinde ortaya çıkan bir olanak.

Türkiye’nin konumu gereği oryantal bir müzik iklimi olduğu da gerçek… Bunun sizin müzikal dünyanıza etkisi oluyor mu?

Bu iklimi müzikle sınırlandırmayalım, genel olarak Doğu anlayışı diyelim. Her ne kadar belirli filtreler çerçevesinde olsa da evet, bu oryantalizm benim gelişimimde de yer bulabildi. Ama bunun toplumda yer aldığı biçimiyle “Çal bir oyun havası da neşemizi bulalım!” şeklinde değil de daha çok hissel bakımdan var olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra Türk Sanat ve Halk müziklerine hem çok değer veririm, hem de çoğu zaman dinlerim. Ama burada arabesk kavramından ayrılmamız gerekir.

Hep klasik eserler mi çalıyorsunuz ? Mesela en damar arabesk şarkıyı çağdaş batı müziği enstrümanlarıyla çalıp arkadaşlarınız arasında eğlendiğiniz olmuyor mu?

Şöyle söyleyeyim, piyanonun başındayken çalmayı denemediğim, üzerinde varyasyonlar yapıp eğlenmediğim bir akım ner edeyse hiç yok! Ortaya genelde eğlenceli sonuçlar çıkıyor, ama arada gerçekten güzel şeyler de yakalanabiliyor. Hatta babam ve kardeşimle şöyle bir geleneğimiz vardır: Her birimizin doğum gününde diğer ikimiz herkesin bildiği doğum günü şarkısını bambaşka bir stilde yorumlayıp kaydederiz, doğum günü hediyesi olarak.

Sosyal medya ile aranız nasıl? En sevdiğiniz mecra hangisi?

Hem Facebook, hem Instagram kullanırım. Twitter’a pek ısınamadım, ancak arada sırada. Sosyal medyada çok güzel zamanlar geçirdiğim, çok güldüğüm, eğlendiğim oluyor. Ancak arada sırada bu mecralardan tamamen uzaklaşma gereği hissediyorum, sebebi de şu: Sür ekli olarak başkalarının ne düşündüğü ile ilgili t opa tutulduğunuzda bir süre sonra etrafı kendi gözlerinizle görememeye başlıyorsunuz. Bu da yaratıcılık gerektiren bir işte kötü sonuçlar doğurur.

Piyanist şantörler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir Ümit Besen, bir Nejat Alp ve daha ismini sayamadığımız birçok değerli müzisyen…

Piyanist Şantör deyince benim aklıma tabii ki Ray Charles ve “Hit the R oad Jack” gelir. Zevkle dinlerim. Saydığınız isimlerden bir tek Besen’i tanıyorum, bana biraz fazla dokunaklı geliyor .

Gelecek planlarınız, kariyer hedefleriniz neler?

Kariyer tabii ki ciddi planlanması ger eken bir konu, ancak benim birincil amacım, insanların beni dinlemek istedikleri noktada onlara kendi müziğimi, hikâyemi anlatmak ve bunu üst seviyede yapabilmek için gerekli çalışmayı yaparken ruhsal ve zihinsel olarak zenginleşmek.